26 Eylül 2009 Cumartesi

Bütün Kadınlar Çiçektir ve Çiçekler Gübre İster

Evet, vardı böyle bir şey. kadınları çiçek, böcük, börtü yerine koyan postmodern deyişler. ben de bunlara bir yenisini eklemek istiyorum. bütün kadınlar çiçekse eğer kadınlar gübreye muhtaçtırlar. çiçeklerin daha verimli olması gübresini iyi olması ile ilintilidir. saflarım benim, kadınları çiçek yerine koyarken onların neden gelişim süreçlerinde ki ihtiyaçlarını görmezden gelelim ki?evet, kadınların kendi dışarında oluşan sinerjilere ihtiyaçları vardır. bunun içini ister gübre ile ister başka metaforlarla doldurun, ama doldurun. çünkü gübresiz bir kadın boynu bükük güne bakan gibidir. güne bakamaz, asıl yüzü. bazen bok iyidir. onların kabuksuz ruhlarına servis ederken boku, dozajını iyi ayarlamak lazımdır. ne fazla ne eksik....evet, bütün kadınlar çiçekse onların gübreye ihtiyaçları vardır. gübrelerle...

öptm..

Cumhuriyet Mitingleri Hatun Hoplatmak İçindir

Geride bıraktığımız siyasi kaoslar, militarist insan hegamonyasının fevri çıkışlarının birer zincire dönüşmesi bize bir çok imkan sundu şüphesiz. sosyalleşmeyi unutan bir toplumun gazelden de olsa bir şeylere topluca tepki vermesi bence her şeye rağmen olumluydu. her ne kadar da pavlov'un köpeği'nin şarlı refleksine benzetmiş olsam da yine de olumlu bakanlardanım cumhuriyet mitinglerine. bir birlerine facebook'dan rakı mezesi göndermelerinden daha evladır bence ve daha samimi olmanın istemsiz bir hali.


cumhuriyet mitinglerinde dikkat çekici başka bir olay da, şehirler arası yolculuklarla bu mitinglere katılımın erkek popülasyonu arasında bir hayli popüler olması. özellikle izmir'de düzenlenen miting bence ideolojik bir düşüncenin tezahüründen çok fiziksel sıvıların yerinde duramayışından kaynaklandığındandır. izmir kadınları kaşmir gibidir, kumaşların hası gibidir ya görüntüde, sonra anlamlandırdım işte böyle. sonra sabırla bekledim bir mitingi, izmir'de olanını. ankara'ya gitmem, ankara kızları çorak topraklar gibidir. kanaltürk'den takip ettim ve izmir'de yapılacak bir mütüng için yerimi önceden hazır hale getirmiştim....vakit geldi, heyecanlandım çok. sanki rocke'n coke festivaline gidiyorum. yanıma bir sürü meyve kokulu kondom aldım. afrodizyak etkili kokularımı bavuluma attım. uçakla gittim bir de, o otobüslere binmeye gönlüm razı gelmedi. uçak güven verici benim için. hem süre anlamında inanılmaz tasarruflu. güzel geçerse miting ordan ankara'daki mitinge geçebilirdim. izmir havaalanına indikten sonra çoşku ile miting alanına gitmek için bir kaç araca bindim. miting saatine az kalmıştı. kordon'da gezmeye çıktım biraz, ortalık çok değişik.

Sosyal bir kucaklaşmanın ortasındayım. allahım, bu nasıl güzel bir hava, huşu ve saadet dolu dakikalar. gözlerim yaşlarını uzun zamandan sonra mutluluk için hediye etti izmir toprağına. nemlenen gözlerimi elimin sırtıyla bertaraf ederken buğulanmış gözlerime bir hatunun şekli resmoldu resmen. gözlerimin bulanıklığı arasında hatunu netleştirmeye çalışırken görüntü perspektiften yakına doğru başka boyutlara ulaştı. küçük vücut ölçüleri o yaklaştıkça büyüyor bense gördüklerimin gerçek dışı olup olmadığını sorguluyordum...hayal değil gerçekti, ikiyüz elli gram verdim sanırım, yanıma gelip melaba dedi, uzaktan endişelenmiş, gözlerimi ovuşturmam ona başka şeyleri düşündürtmüş. önce bir şeyim yok dercesine kilitli dilimle bir şeyler dedim. geveledim sanırım. sonra miting ile ilgili bir kaç soru sordum kendisine. izmir halkının bu tarz şeylerde duruşunun gayet dik olduğunu, insanların kucaklaşmaya bu gibi günlerde ihtiyaç duyduklarından falan bahsetti.

O bahsederken bir şeylerden bense hayal alemimde ikimizin oynadığı hardcore filmleri düşünüyor oscar'ları hakedebileceğimizi düşünüyordum. şiirsel bir anlatı, harflerin anlamsız olsa da o ses tonuyla dünyanın en önemli sözcüklerini oluşturduğunu hissediyordum. konu siyasetin göbeğinde idi. hükümetin bazı sivil kuruluşlarla papaz olması, medya - akp hesaplaşması. üniversitede kızların kılık kıyafetine izin verilmesi gibi konular belli ki çok rahatsız etmişti kendisini. sonra hepsine kafalarımı salladım. hem alt hem üst. hepsini onaylıyordum. elinde efes extra vardı, miller içmeyi sevmiyormuş, çok banel buluyorum dedi. işte ilgim o anda çarpı iki oldu kendisine. beraber olalım dedi mitingde, beraber bayraklarımızı sallayıp muhalif olmanın dayanılmaz hafifliği ile sesimizi duyuralım, kucaklaşalım dedim. en çok kucaklaşma lafına takılmıştım. çok sevmiştim kucaklaşalım deyişini..miting başladı, biz de 23 nisan cocukları gibi neşeli ve bir bayram havası. kucaklaşıcaktık az sonra.

Sürekli konuşmacıların sesleri bölünüyor alkışlar gırla gidiyor konuşmacının gaza gelmesi için ne varsa yapılıyordu. çünkü konuşmacı coşunca insanlar bir birlerine daha da kenetlenecek, oluşan boşlukdaki onca sinerji insanların bir birlerine olan ilgisini arttıracaktı. öyle de oldu. bilinçsizce bağırıyordu konuşmacı. o anda göz göze geldik, kelimeler kifayetsiz, kifayetlerini cebi delik pantolonuna koymuşcasına bulamıyordu kelimeler. akıp gidiyordu gözlerimiz, coşku ile sarıldı bana. biz egemen özgür idealist ve özgürlüklerine hiç bir şey kadar olmadığımız kadar düşkün olan bir milletiz dedi. dudaklarımı mahpus edercesine ağzına alıp kucağıma oturdu onca kalabalığın ortasında. kendimi bir an garip hissetsem de alışmıştım hemen. o an bağırılan şeyler sinek vızıltısı gibi geliyordu. sevmiştim mitingi, cumhuriyeti, türkan saylan'ı.forever yiyiş dedi kulağıma, çok çağdaştı.


Çekinmedi kulağımı emerken onca kalabalığın içinde. ruhuma vurulan prangaları sökerek özgür bırakıyordu benliğimi. evet dedim, işte bu. hoyratlaş iyice, kapa gözlerini ve hiç bir ideolojinin insanların düşüncelerine ket vurmadığı bir dünya resmet dedim zihininde. delicesine hoplatmaya başladım onu orda. ''evet'' dedi. daha fazla ve uzun cümleler kurmanı istiyorum. elimden tutup sürükledi kalabalığın içinden, koala gözlü tipler hareketsiz kalmıştı. çok erken gelişti olayımız. evimize gidiyoruz dedi. eve gittik, evde siyasi bir çok muhabbet ettik. çok hoşlanmıştı, görüşlerime çok saygılıydı. işte en çok bu yönünü sevmiştim onun. sabaha kadar hoplatma seansları devam etti. ''keşke tüm karşı görüşlü insanlar senin gibi olsa'' dedi. bir şey demedim. sabah o kalkmadan evden çıktım. hayatımın akışkanlığı arasında bana bulaştığı için çok teşekkür ettim kendisine içli içli...tüm mitingleri takip sonra, hepsine mümkün mertebe gitmeye çalıştım.mitinglerden çıkardığım yegane paye ''cumhuriyet mitingleri hatun hoplatmak içindir'' dedim kendime. herkes istediğini anlıyor işte, cumhuriyet mitingi hem. çağdaş, laik tüm saiklerin de orda bulunma amacı bu değil miydi ki?. özgür benlik, rahat yaşam şiarı. kimse kimsenin yaşamına kulp takmasın feveranları arasında hoplatılmanın verdiği hazla o kalabalığın içinde ki garip seslerle ses cümbüşüne farklı ses frekansları ile ortak olmak...

sevdim bu işi...

kadıköy de fenerbahçeli taraftar dövmek

Hayal gibi geliyor değil mi aslan parçaları?


Ama hayal değil. Bundan 3 ya da 4 sene önce bir arkadaşım yapmıştı bunu. Hatta Star tv ana haber'e de görüntü vermişti kaşkol ve ua sweetiyle. iki fenerbahçeli elemanın kafasını birbirine vuruyordu. derken kamerada görüntülendiğini görünce onları öylece yere bıraktı. yol ortası olduğu için ezilmemeleri için yufka yüreklilikle onları kenara sürüdü biraz. bu davranışı ile hem fenerbahçelilerin hem de galatasaraylıların hatta hem de tüm futbol sever ve sevmezlerin taktirini kazanmıştı. ancak star tv ana haberi o zamanlarda sunan enkırmen arkadaşım hakkında olduk olmadık kelamlar etmişti. moral bozmuştu. ''demekki insanlık yapmıcaksın aaabi'' dedirtti bir çok kişiye.velhasıl, böyle olaylar olabiliyor. dayak her yerde yenebilir uygun şartlarda.biz yine de şiddeti tasvip etmiyoruz. ama sağlam dövmüştü bizim eleman.


ehehe.


daslkşdklaskdalsşd..