4 Aralık 2009 Cuma

Anadolu'da Eşcinselliğin Daha Yaygın Olması



siz taşra delikanlıları. bu durumdan oldukça rahatsızsınız, ve biliyorum aslında göz yummak istemiyor bir kısmınız. bir kısmınız da olayları biliyor, takip ediyor ve bizatihi içinde konuk oyuncu olarak bile yer alıyorsunuz.

osmanlı içinde fiili livata'dan bahseden bir neslin aşina olmasını bekliyorum. çünkü anadolu'nun çorak topraklarında bu tarz ilişkilere büyük metropollere oranla daha fazla rastlanılmaktadır. olaya biraz benjamin buttonculukla, yani tersten bakalım öncelikle.

istanbul, izmir gibi mega şehirlerin giderek kozmopolit bir hal alması o şehirde cereyan eden her şeye etki ediyor şüphesiz. giyim kuşamdan yaşam biçimine, politik duruştan sanat anlayışına kadar anadolu'dan belirli ve keskin bir biçimde ayrılıyor. durum böyle olunca da anadolu insanı belki yüzyıllar önceki örf ve adetleri içinde yeni dünya düzenine entegre etmeye çalışıyor kendilerini. iki kültür arasında şıkışan, aile hegamonyası içinde kimlik çatışması içine girip ataerkil düzenin sesini kıstığı bu kalabalık ve bir o kadar da sessizliğe mahkum bırakılmış insanlar, bastırılmış duygu konusunda cesaretlilikleri ile son dönemlerde bir birlerine rol modeli olmaktadılar. anadolu insanın tamamı öyle şiirlerde tasvir edilen al yanaklı yüreği dağlanmış çiftçi insanlar değildirler. globalleşen bir dünya içinde onlar da kendi algılarına göre hayatlarını biçimlendirmek isterler. buraya kadar yine insanların kendi seçimleri ile ilgili bazı rasyonel doneleri aktarmış bulunuyorum *. bunlar realitenin sapmayan doğruları şüphesiz.

ikinci evre olarak eşcinselliğin daha yaygın olma sebepleri arasında mutlak ama mutlak suretle az önce altını çizdiğim ataerkil yapının aile içi düzenine etkisidir. hala anadolu'da yüz binlerce, belki milyonlarca hane de insanlar döşekte ve aynı odalarda yan yana, sırt sırta yatmaktadırlar. özellikle kış aylarının soğuk geçmesi nedeni ile erkek cocukları hemcinsleri ile, kızlar da aynı sekilde kızlarla yatmaktadılar. bu durum küçüklükten kortex database'ye işlenir bilinçsizce. ve sonra yasakların öğrenilme yası gelir. dizginlenemeyen, utana sıkıla zihinde vücut sıvılarının yer değiştirmesine yönelik sorular ve onların cevaplarının verdiği yorgunluk halleri. vücut kimyasının değişmesi ama kimseyle bunu paylaşamama halinin verdiği bir sapma süreci. akranlarla aynı şeyleri yaşamanın verdiği fiziksel değişikliğin oluşturduğu ortak muhabbetlerin aslında konuşulmaması gerektiği sanrısının ''eşcinsel ilişki'' yi hem merak uyandıran bir şey, hem de heyecan veren bir şey olarak nitelendirmeleri.

bu durumda beraber yatan, sırtını o zamana kadar birbirine dönüp uyuyan anadolu insanın bir noktadan sonra yine sırtlarını döndüğünü söyleyebilmekteyiz. yalnız ufak bir revizyonla. o tarihe kadar sırtlar bir birine ters dönülürken, vücut keşfi anından sonra sırtını dönerek yatan sayısı sırayla olmak üzere bir (1)' e düşmektedir.

bastırılmışlığın olduğu her mecrada bu tarz matematiksel istatistikler şaşırtıcı olmaya devam edecektir. alkol tüketiminin aynı çok şaşırtıcı bir ilde birinciliği kimseye vermemesi gibi.




doğu bölgesinde bu konu ile ilgili bir jargon bile türemiştir.

yani "bravo" demek lazım bunlara! onca yıl avrupa'da bunu öğrendiyseniz yapacak pek bir şey yok. "kûn" ya da "qûn"den türetilmiş kelimeleri ve "pûşt"u aynı sosyo-kültürel ortamı paylaşanlar olarak pekala anlayabilirim. ama "cinsel sapıklıkla ilgili erkek" allahaşkına ne demek oluyor? kürtçeyi bu zihniyetle mi geliştireceksiniz?

aynı sözlüğün tırki-kurdi bölümündeki "homoseksüel" maddesinin karşısında ise "kendini kadın yerine koyan erkek" gibi iflah olmaz heteroseksist bir önyargı ile karşılaşıyoruz. özgürlük mücadelesi verildiği söylenen bir süreçte, hadi diyelim "kendini kadın yerine koyan" kültürel önyargısını geçelim, "cinsel sapıklık" sorumsuzluğunu ne yapacağız? yoksa kürtçe okuyan erkekler arasında, "eşcinsel" olmadığı mı düşünülüyor. güneydoğu meksika dağlarında eşcinsellik sorun yaratmazken güneydoğu anadolu dağlarında eşcinsellik, ne zaman "sapıklık"tan kurtulacak? bu durum, sözlük gibi önemli bir eserde sorumsuzluk olmuyor mu?

kürtçe'de kûn-qûn eşanlamlı kullanılıyor ve anüs, kıç, göt, makat anlamına geliyor. göt'ten ya da kûn-qûn'den üretilen pek çok kelime bulunuyor, kurdi-tırki'de kûnek, qûnek, qûnde... bildiğimiz ibne anlamına geliyor. panık, panpanok ise sevici anlamına geliyormuş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder