2 Aralık 2009 Çarşamba

Bayramda Kabir Ziyaretine Anlam Veremeyen Kemalist


bayramlar kutsaldır. bayramlar aileleri ve toplumu birbirine bağlıyıcı bir emniyet sibobudur. yüzyıllar boyunca küs olan insanları birbirlerine yaklaştıran değer şüphesiz bayramlardır. bunun dışında bayramların bir çok işlevi vardır. yardımlaşma, akrabalar ve insanlar arasında genel bir dayanışma. bunların hepsi bayramın insanlar üzerindeki otokontrolüdür.

muhakkak ki bayramlar henüz ruhunu teslim etmemiş kişiler kadar bu dünyadan zamanı dolduğunda göçüp giden insanlar için de önemlidir. ölmüşlerimiz, ecdadımızdan bu dünyadan göcüp gidenler bayramlarda ziyaret edilmeyi beklerler kabristanlarında. tabii sadece bayramlarda değil her zaman beklerler ama bayramlarda kabir ziyaretinin anlamı farklıdır. bu da aynı bayramın birleştiriciliğinin yüzyıllar boyunca süregelmesi gibi bir kültür haline dönüşmüştür. ben her bayramda, bayram namazına müteakip olmak kaydıyla abdestli bir şekilde mümkün mertebe kabir ziyareti yapmaya çalışırım. bu çok huzur verici, ruhuma dinginlik katan, egolarıma el frenleri çektirten bir haldir, bu hal benim dünyevi hırslarımın manevi duygularımın önüne geçmesini engeller. hem de kabirdeki ruhların acıları varsa biraz olsun dindirilmesine fayda eder. hal böyle olunca empati yeteneğimi de o göçüp giden ruhlar için kullanıp kendime çeki düzen vermiş olurum ve ben de öldükten sonra arkamdaki nesilden böyle jestler beklerim.

fakat kendisini kemalist addeden çok samimi ve sevdiğim bir arkadaşımla girdiğim garip diyalog bana kemalistlerin bu duruma bakış açılarını kısaca özetledi. aslında genellemelerin yanlış olduğunu ve bunun da onlara dahil olduğunu birisinin bakınız vermesine gerek duymadan buradan paylaşmak istediğimi de belirtmek isterim. evet buda bir genelleme, ve belki bu da yanlıştır. ama yanlışı ve doğrusu ile gözlemlenen rasyonel bir doneyi burada paylaşmakta bir beis görmüyorum.

bu arkadaşımın genel yargısı ve benim de bundan yola çıkarak bu entiriyi sözlüğe taltif etmemin sebebi ölenlerin artık bu dünya ile ilişkilerinin kalmadığı düşüncesi idi. yani ölenle ölünmez, ya da artık ölmüş bir insanın hesabının, dünya account'unun kapandığı ve dünya işlerinin artık onun sonraki kabir yaşamında onu bağlamadığı düşüncesi idi. bu durumu ona kanıtları ile, sabır ve sükunet ile anlatmış olmama rağmen ön yargı kepenklerini bir türlü kaldıramayışım beni derunden üzse de biz anlayışlı ve hoşgörülü olmalıydık. hayatın tüm renklerine saygıyı adeta şapka çıkarırcasına uygulamaya geçmişten programlıydık. onun da ölmüşleri vardı oysa ki, ben onun geçmişlerine dua etmesini, onların kabir gazaplarının bu nedenler hafiflemiş olmasını çok isterdim.

onun bu yöndeki düşünceleri, yani dünyadan bağlarını koparmış insan ruhlarının yalnız kalma gerekliliği düşüncesini tasvip edemezdim. çünkü kültürümüz içinde yer alan ve bize hakkın da buyurduğu gibi transfer olmuş ruhlar her bayramda, özel günlerde ziyaret edilmeyi beklerdi. özetle, bu kemalist [hepsi değil belki] tayfanın bu duyarsızlığı benim kafamda soru işaretlerinin peydah olmasına neden olup ileriye yönelik düşüncelerimde beni endişeye yöneltti.

ne diyelim, allah ıslah etsin diyelim, ruhlar da şadolsun, ölmüş ve ölüm sırası bekleyen tüm fanilerin de bayramları mübarek olsun..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder