Charles Aznavur şarkısı...
öneminin ve sıkıntısının belimi büktüğü rıhtımlara doğru
geliyorlar; karınlar meyvalarla ağırlaşmış,
gemiler
dünyanın bir ucundan geliyorlar
yanlarında serseri fikirleri ile beraber
mavi göğün yansıması, serap bu
yerde sürüklenen pahalı bir koku
bilinmeyen ülkelerden
ve neredeyse çıplak yaşadığımız
ebedi bir yaz
plajlarda
tanınmayan bir ben, tüm hayatı boyunca
kutup yıldızına
kıyıdan getirdiğim sularla külrenginin yüzünü yıkamak istiyorum
götürün beni sonuna dünyanın
götürün beni mucizeler ülkesine
öyle gözüküyor ki sefalet
güneşten daha az yorucu
barda gün batarken
denizcilerle beraber
kadınlardan ve aşktan konuşuluyor
elde bir bardak..
nesne kavramımı kaybediyorum
aniden fikirlerim
uyandırıp kaldırıyorlar beni
mükemmel bir yaz
kumsalların üstünde
ki orada görüyorum kollarıma alırken
deliye benzeyen aşkı
benim önümde kısa
ve asılıyorum
hayallerimin boynundanü
barlar kapandığında
denizciler gemilerine dönerken
ben halen sabaha kadar hayal ediyorum
limanda ayakta
götürün beni sonuna dünyanın
götürün beni mucizeler ülkesine
öyle gözüküyor ki sefalet
güneşten daha az yorucu
güzel bir gün, çatırdayan bir yelkenlininden
köprünün üstündeki kozaya kadar
gitmek için çalışıyorum
bir kömür ambarında
yol alırken, bana yol gösteren küçüklük hayallerim
uzaklardaki adalardan
hiç bir şeyin önemi yok orada
yaşamaktan başka
kızların bitkinleşip solduğu
kalplerinizde kaçırdığınız
saçlarını örerlerken dedikleri
sarhoş eden
çiçeklerden kolyeler üzerine
kaçıyordum buralardan geçmişimi bırakarak
hiç pişmanlık olmadan yanımda
çantam olmadan, ve özgür kalmış bir renk
yüksek sesle bir şarkı dilimde
götürün beni sonuna dünyanın
götürün beni mucizeler ülkesine
öyle gözüküyor ki sefalet
güneşten daha az yorucu..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder